Özgür ruhlar, adrenalinin ve tutkunun peşinden gitmek ister. Ekstrem sporlar da özgür ruhlara hitap eden, hayatta daha önce deneyimlenmemiş benzersiz duyguları yaşatan spor dallarıdır. Risk, tehlike, heyecan... Her şey adrenalin sporlarının içinde bir paket gibi sunulur.
Ekstrem sporları yapmak; yüksek dayanıklılık, güçlü bir odaklanma ve sağlam bir bünye gerektirir. Monoton bir hayat çizgisinden sıkılanlar için adeta yepyeni bir dünya yaratan ekstrem sporları yakından tanımak için yazımıza göz atabilirsiniz.
Diğer spor dallarına göre daha fazla risk ve zorluk barındıran sporlara “ekstrem spor” denir. Aksiyon ya da macera sporu olarak da adlandırılırlar. Genellikle o spora özgü malzemelerle beraber yapılırlar ve bu sporları yapanlar iyi bir kondisyona sahip olmalıdırlar. Bunun sebebi adrenalin salınımı diğer sporlara nazaran oldukça fazladır.
Hız, güç, direnç ve odaklanma, ekstrem sporların temelini oluşturur. Genellikle profesyonelleri tarafından yapılsalar da daha önce denememiş kişiler, bu profesyoneller eşliğinde ekstrem sporları deneyimleyebilirler. Günümüzde gerek Türkiye’de gerek dünyanın farklı noktalarında ekstrem sporlar oldukça yaygın.
Dünya üzerinde 1990’lı yıllarda popülerlik kazanmış ve yaygınlaşmış olsa da ekstrem sporların tarihi, Polinezyalılara ve Pasifik Adaları kültüründe yer alan sörfe dayanır. 17. ve 18. yüzyıllarda Havai’de yaygın bir şekilde yapılan sörf, burada yaşayan insanların hayatında son derece önemli bir yere sahiptir. Hatta eski zamanlarda sosyal yaşamda ve kutsal ritüellerde bile kullanıldığı biliniyor.
Ekstrem sporların resmi olarak kökeni ise 41 yıl öncesine dayanmakta. 1979 yılında İngiltere’de Oxford Üniversitesi öğrencileri tarafından kurulan Tehlikeli Sporlar Kulübü’nün organize ettiği bungee jumping etkinliğiyle ekstrem sporlar tüm dünyaya yayılmaya başlamış.
Türkiye’de ise ekstrem sporlar ilk olarak 1980’li yıllarda görülür. İlk görülen branş ise kaykay olarak bilinen skateboarding. Farklı branşların eklenmesiyle çeşitlilik ve popülerlik yakalayan ekstrem sporlar, zaman geçtikçe de gelişmeye devam ediyor. Üstelik Türkiye, farklı ekstrem sporları yapmak için birden fazla uygun merkeze sahip. Gerçek bir maceraperestseniz seyahat rotanızı ekstrem sporların yapıldığı noktalara doğru çevirebilirsiniz.
Türkiye, coğrafi koşulları ve iklimi sayesinde farklı ekstrem sporları deneyimlemek isteyenler için eşsiz bir yer. Çünkü keşfedilecek birçok rota, heyecanı doruklarda yaşatacak birçok spor dalı var.
İşte, Türkiye’de yapılabilecek ekstrem sporlar ve ekstrem spor yapılabilecek yerler:
Türkiye’de ve dünyada adrenalin bağımlılarının en çok tercih ettiği sporlardan biri bungee jumping. Yüksek bir noktadan ip yardımıyla atlama prensibine dayalı bir spor olan bungee jumping’de esnek halatlar kullanılır. Yeterli güvenlik önlemlerinin alınması ise son derece önemlidir.
Bu sporda kullanılan esnek halatlar, serbest düşüşün ardından yavaşlamayı sağlar. Düşüş yavaşladıktan sonra da sporcular yukarı doğru çıkmaya başlar.
Yüksekten atlama genellikle vinç yardımıyla gerçekleşse de belli bir yüksekliğe (yaklaşık 50 metre) sahip köprü, kule ya da kayalıklardan da yapılabilir. Fakat profesyonel sporcular, daha yüksek noktalardan da atlama gerçekleştirebilir.
Bungee jumping’i ilk kez yapanların dikkat etmesi gereken birkaç nokta bulunur. Kişinin sağlık durumunun bu spora elverişli olup olmadığına bakılır. Epilepsi, yüksek tansiyon, aşırı kilo ya da kalp hastalıklarına sahip kişilerin bungee jumping yapması önerilmez. Atlayıştan önce sporcunun kilosu bir uzman tarafından ölçülür. Bu sayede atlayışın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine ve hangi güvenlik önlemlerinin alınması gerektiğine karar verilir. Bu sporu güvenli bir şekilde yapmak için yüksek kaliteli halatlar ve ekipmanların kullanılması şarttır.
Bungee jumping her mevsim yapılsa da genellikle yaz mevsiminde daha fazla tercih edilir. Bu durumda yazın yapılan festivallerin de payı büyüktür. Zira bu festivallerde özel olarak kurulan bungee jumping platformları, sporu deneyimlemek için fırsat olur.
Bunge jumping, Türkiye’de öncelikli olarak Muğla, Antalya, İzmir ve İstanbul’da yapılabilir. İstanbul’da Kazlıçeşme, İzmir’de ise Aya Yorgi Koyu bu spor için en popüler rotalardır.
Mağaralar, ender olmaları ve genellikle gizli köşelerde bulunmaları nedeniyle en heyecan verici yerlerden sayılırlar. Gizemli mağaraların keşfi ise son derece heyecanlı olan mağara dalışı ile yapılabilir. Standart dalış limitlerinin çok ötesinde bir spordur ve içinde kaşiflik ruhunu barındıranlar için harika bir seçenektir.
Mağara dalışı, tüplü dalışın bir dalı olmakla birlikte kesinlikle önceden eğitim alınması gerektiren bir spordur. Mağara dalışındaki riskleri ve mağarada hava kaynağının tükenmesi/bozulması durumunda ne yapılacağını bilmek hayat kurtarır.
Eğitim aşamasını başarıyla geçtiğiniz takdirde bu dalışı deneyimlemeye başlayabilirsiniz. Böylece deneyiminiz arttıkça daha zorlu alanları da keşfetme imkanınız olur.
Türkiye’de mağara dalışı genellikle yaz aylarında Antalya ve Kaş civarında yapılır. Bu bölgelere ek olarak rotanızı Batı Karadeniz’e çevirebilir, Kastamonu ve Bartın illeri arasında kalan Küre Dağları mağaralarında harika keşif noktalarına dalabilirsiniz.
Rafting; akış hızı ve debisi yüksek sularda yapılan bir ekstrem spordur. Sporcular, hızlı akan akarsuların üstünde devrilmemek ve alabora olmamak için mücadele verir.
Rafting sporunda akarsular zorluk derecelerine göre 1 ile 6 arasında derecelendirilir. 1 en kolay parkurları tanımlarken 6 ise en zor akarsuları ifade eder.
Rafting, bir eğitmen/rehber eşliğinde yapılır. Eğitmenle birlikte tüm sporcular bota biner ve macera başlar. Bot ekibi en az 4, en fazla 12 kişiden oluşur. Ekip botun iki yanına yerleşerek kürek çekmeye başlar. Eğitmen, ekibi akarsuyun zor koşullarına göre yönlendirir ve botun kayalıklara çarpmasını önler. Bu sporda eğitmenin akarsuyu çok iyi biliyor olması ve ekibi doğru yönlendirmesi son derece önemlidir. Rafting sporunu yaparken özel bir kıyafet ve can yeleği giyilip kask takılır.
Türkiye’de rafting sezonu ilkbaharda açılır, sonbaharın ortalarına kadar sürer. Coğrafi koşulları sayesinde Türkiye’de çok fazla akarsu bulunur. Bundan dolayı da çok fazla rafting rotasına sahiptir. Türkiye, Karadeniz’den Akdeniz’e kadar tam bir rafting cennetidir.
Türkiye’de rafting yapabileceğiniz başlıca rotalar ise şöyledir: Antalya (Manavgat ve Köprülü Kanyon), Muğla (Fethiye, Dalaman), Rize (Ayder), Düzce (Melen Çayı) ve Artvin (Çoruh Nehri).
Motokros, temel olarak engebeli arazi üzerine kurulmuş bir parkurda gerçekleştirilen motosiklet yarışlarına denir. Yarış boyunca sporcu, engelleri aşmaya çalışır. Bu spor, 70’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde popülerliğinin artması sonucu tüm dünyaya yayılmıştır.
Motokros, aslında “race” (yarış) ve “freestyle” (serbest stil) olarak iki ana dala ayrılır. Yarışta hız unsuru ön plandadır ve yarışı birinci bitirmek önceliklidir. Serbest stilde ise sporcular, parkurda artistik hareketler yaparak puan toplamaya çalışır.
Amatör ve profesyonel sporcuların seviyelerine göre motokros yarışları düzenlenir. İzlemesi de yapması kadar eğlencelidir. Tabii motokros sürücülerinin bu konuda eğitimli olması gerekir.
Motokros, her mevsim yapılabilen bir spordur, ancak amatör sürücülerin kış aylarında bu sporu yapması tavsiye edilmez.
Türkiye’de motokros yapabilmek için doğal parkurlar vardır. Lüleburgaz - Hayrabolu Parkuru, İstanbul - Hezarfen ve Enduro Park Parkuru, Fethiye - Enduro ve Motokros Parkuru bunlara örnek olarak verilebilir.
Uzaktan bakıldığında bile insana heyecan veren rüzgar sörfü, en çok tercih edilen ekstrem sporlardan biridir. Rüzgara karşı verilen mücadele olarak bilinen, dayanıklılık ve güç isteyen rüzgar sörfünde sörf tahtası ve yelken kullanılır.
Rüzgar sörfüne başlamak için sabırsızlanıyor olabilirsiniz, ama öncelikle bu konuda eğitim almanız şart. Rüzgar sörfüne başlamadan önce bir profesyonelden sörf tekniklerini öğrenip deneyim kazanabilirsiniz. Bunların yanında iyi yüzme bilmeniz ve gerekli tedbirleri almanız da rüzgar sörfünü güvenli bir şekilde yapmanızı sağlayacaktır.
Amatör sporcular için rüzgar sörfünün bahar ve yaz aylarında yapılması önerilir. Profesyonel sporcular ise yılın 12 ayı rüzgar sörfü yapabilir.
Türkiye rüzgar sörfü yapmak isteyenler için oldukça uygundur. Birçok farklı rota vardır. İzmir - Alaçatı, Çanakkale - Gökçeada, Datça, Akyaka ve İstanbul - Büyükçekmece / Kilyos / Caddebostan rüzgar sörfü için son derece uygundur.
Uçsuz bucaksız kumların üzerinde sörf yapmaya ne dersiniz? Mısır’da ortaya çıkan kum sörfü, sahil ya da çöllerdeki kum tepeciklerinden belli bir ivmeyle kayılarak yapılır. Profesyonel sporcular bu tepeciklerden kayarken akrobatik hareketler de sergiler.
Kum sörfü, tıpkı kayak yapar gibi bir tahtanın üzerinde rüzgara karşı verilen mücadeleyi esas alır. Burada kayılan tahta, kumluk arazilere uygun olarak tasarlanır. Kumun ise pürüzsüz olması gerekir.
Kum sörfü yapmadan önce denge alıştırmaları yapmak, bu spora alışmanızı hızlandıracaktır.
Kum sörfü çöllerde fırtına olmadığı her vakit yapılabilir. Türkiye’de ise yaygın bir spor olmamakla beraber yaz aylarında yapılır.
Türkiye’de Antalya - Kaş’ta yer alan 12 km uzunluğundaki Patara Plajı’nda kum sörfü yapılabilir.
Yamaç paraşütü demek, adrenalinin yanında nefis manzaralara şahit olmak ve doğanın sunduğu tüm güzellikleri kuşbakışı görmek demek aslında. Üstelik bu sporu yapmak için profesyonel olmanız da beklenmez.
Kalp rahatsızlığına sahip olanlar, astım hastaları, hamileler, yükseklik korkusu olanlar ve 105 kilonun üstündekiler dışında dileyen herkes yamaç paraşütü yapabilir.
Yamaç paraşütü, herhangi bir hava aracı ya da pist gerektirmeden sadece rüzgar eşliğinde süzülerek yapılır. Lisanslı pilotlar, daha önce bulunmadığınız bir yükseklikten muhteşem manzaralara şahit olurken size eşlik eder. Dağlardan ya da yüksek kayalıklardan belirli bir ivmeyle atlanır ve gökyüzünde rüzgarın yönü takip edilir.
Yamaç paraşütü, ilkbahar ve sonbahar ayları arasında, yağmursuz açık havalarda yapılır.
Türkiye’de Fethiye - Ölüdeniz, yamaç paraşütü yapılan en popüler rotadır. Ölüdeniz dışında Pamukkale - Dinamit Tepesi, Bursa, Antalya, Elazığ, İzmir, Ankara, Ordu, İstanbul, Kayseri ve Adana’da da yamaç paraşütü yapılır.
Su kayağı, hem eğlenceli hem de diğer ekstrem sporlara kıyasla daha kolay öğrenilen bir spor olarak bilinir. Sporcu, ayaklarından tahtaya sabitlenir ve sürat teknesi tarafından çekilir. Tekneyle çekilmesi nedeniyle “rüzgarsız sörf” olarak da tanımlanabilir.
Su kayağı yapılmadan önce bu sporla ilgili temel bilgiler ve dengede durmak için kullanılan stiller öğrenilmelidir. Ayrıca su kayağı tahtası, sporcunun kilo ve boy oranına göre seçilir. Böylelikle sporcunun tahtayı kontrol etmesi kolaylaşır.
Su kayağı, yazın yapılan bir spordur. Bu spor için denizin dalgasız olması beklenir. Sakin sularda yapıldığı için göl ya da yapay göletler de su kayağı için uygundur.
Türkiye’de su kayağı yapmak için Antalya, Samsun, Sakarya, Bursa ve Muğla tercih edilebilir.
Şehirden uzaklaşmak, doğanın derinliklerine dalmak için tercih edilen ekstrem sporlardan biri olan dağcılık, oldukça fazla risk içerir. Zirveye doğru uzun yürüyüşleri ve tırmanışları kapsar. Ayrıca molalarda kamp yapmak da dağcılığın bir parçasıdır. Gidilecek bölgeye ve yapılan mevsime de göre de değişkenlik gösterir. En zoru ise kesinlikle kış dağcılığıdır.
Dağcılık, kişinin eğitim almadan ve tek başına yapmaması gereken bir ekstrem spordur. Öncelikle lisanslı eğitmenlerden ders alınıp toplulukla beraber yapılmalıdır. Çünkü dağcılık sporu bir ekip işidir. Topluluk içinde her sporcunun malzeme taşıma, güvenliği sağlama ya da rehber olma gibi farklı görevleri bulunur.
Bunlara ek olarak dağcılıklıkla ilgilenen kişinin bu spordaki terimleri iyi bilmesi ve dağcı düğümü atabilme gibi becerilere de sahip olması gerekir.
Dağcılık dört mevsim yapılabilir. Fakat kış dağcılığı yaparken bölgenin iyi seçilmesi gerekir. Amatör dağcılar için de kış dağcılığı önerilmez. Bu spora yeni başlayanlar ilkbahar ve yaz aylarını tercih edebilir.
Türkiye, eşsiz doğası ve dağcılığa elverişli coğrafyasıyla bu spor için fazlasıyla uygundur. Ekibinizle beraber Antalya, Balıkesir, Muğla, Ağrı, Kocaeli, Van, Bursa, Erzurum, Niğde ve Doğu Karadeniz Bölgesi’ni keşfe çıkabilirsiniz.
Son yıllarda Türkiye’de ve dünyada büyük ilgi gören kanyon geçişi, güçlü bir kondisyon isteyen zor bir spordur. Kanyon geçişi, dik kayalıklarla çevrelenmiş derin kanyonlarda gerçekleştirilir.
Kanyon geçişi, yerleşim yerlerinden oldukça uzakta yapılır. Bu nedenle sporcuların farklı hava koşullarına hazırlıklı olması gerekir. Bu sporda gerektiği takdirde yüzme, tırmanma ya da atlama yapılır. Tüm bunlar da güçlü bir kondisyon gerektirir.
Kanyon geçişi tek başına yapılabildiği gibi ekiple beraber de yapılabilir. Üstelik uzun parkurlarda kamp da yapılır.
Kanyon geçişi için bahar ve kış ayları tehlikelidir. Çünkü bu dönemde meydana gelen yağışlar suları yükselterek kanyonlardaki geçişleri kapatabilir. Bu nedenle kanyon geçişinin yaz aylarında yapılması tavsiye edilir.
Amatör ve profesyonel sporcular, Türkiye’de çok farklı rotalarda kanyon geçişi yapabilir. Antalya, Kocaeli ve Denizli en çok tercih edilen noktalardandır.
Ekstrem sporlar günlük hayatın monotonluğundan uzaklaşmak ve kan akışını hızlandırmak için eğlenceli bir seçenektir. Bununla birlikte; bu sporları yaparken teknik detayları öğrenmeyi ve gerekli güvenlik önlemleri almayı unutmayın.