Borneo adasındaki Tidong kabilesinin en katı geleneği olan banyo ve tuvalet yasağı ritüelinde çiftler 3 gün 3 gece banyoyu ve tuvaleti kullanamıyorlar. Kabile bu ritüelin kendilerine iyi şans getireceğine ve evliliklerinin uzun, mutlu ve bereketli sonuçlanacağına inanıyor. Evlenecek çiftler bu süreç boyunca çok yakından izleniyor. Evlilik sırasında ise çiftler kalın bir perdeyle ayrılacak şekilde yan yana oturtuluyor. Damadın geline güzel aşk şarkıları söylemesinin ardından perde açılıyor. Bu katı ve tuhaf ritüel yıllardır kabile içerisinde devam ediyor.
Bu festival sebzelerle alakalı değil. Dünyadaki en ilginç gelenekler arasında sayılan Vejetaryen Festivali aynı zamanda ‘Dokuz İmparator Tanrılar Festivali’ olarak da biliniyor. Her yılın Eylül ya da Ekim ayında kutlanan bu festival boyunca insanlar 9 gün et tüketiminden kaçınıyorlar. Çin toplumu, etten uzak kalmanın sağlık ve huzur elde etmelerine yardımcı olacağına olan inancı kutluyor. Tuhaf ve mazoşistik kutlamalara da yer veren ritüelde insanlar yanaklarını delip hançer gibi keskin nesneleri yüzlerine ve vücutlarının farklı yerlerine batırıyorlar. Çoğu kişi topluma iyi şans getirmek için ve kötü ruhları uzak tutmak adına vücutlarına çok sayıda piercing yaptırıyor.
Yas tutmanın en tuhaf halini Endonezya’da yaşayan Daniler yapıyor. Yas tutarken ağlamak, bir danışmanla görüşmek yerine Daniler, eşi veya çocuğu gibi sevdikleri kişiler öldüğünde yas tutmak için bir parmağını kesiyorlar. Yas göstergesi olarak yapılan parmak kesme ritüeli geçen yıllarda yasaklandı ancak hala bazı kabile üyeleri devam ettirmekte. Özellikle kadınların uyguladığı bu ritüelde parmak telle sıkıca sarılır ve kan akışının azalması sağlanır. Uyuşan parmak kesildiğinde parmak parçası yakılır ve külleri evde tutulur.
Brezilya Amazon yağmur ormanlarında gerçekleşen zehirli karınca ayininde erkekler, içlerinde zehirli karıncaların olduğu eldivenleri giyip 20 dakika durmak zorundalar. Yüzlerinde hiçbir acı ifadesi olmaması istenen erkekliğe adım atan gençler, karıncalar tarafından ısırılabilir. Bu karıncaların ısırığı, böcek dünyasında bilinen en acı verici ısırıklarından bir tanesi. Acı verici olsa da bu ritüeli gerçekleştirmeyenler yetişkin bir erkek olarak kabul edilmediğinden mecburen her genç bu ritüeli gerçekleştiriyor.
Dış güzelliğin ruhu mutlu etmesi Mentawai Adası sakinleri tarafından çok önemsenen bir ritüel. Güzellik için Bali’deki insanlar Hindu rahiplere dişlerini törpületiyorlar. Hem erkek hem kadınların yapması gereken bu ritüel, çocukluktan yetişkinliğe geçiş için bir tören sayılıyor ve kimi zaman düğün sırasında da gerçekleştiriliyor. İnsanları hayvansal özelliklerinden arındırmak için özellikle köpek dişlerinin törpülendiği törenin tarihi M.Ö. 5.yüzyıla kadar uzanıyor.
Afrika’nın güneyindeki ada ülkesi Madagaskar’ın her yerinde oldukça tuhaf bir ritüel gerçekleştiriliyor. Dünyada ‘Ölüler Günü’ olarak bilinen etkinlikte insanlar, ölen aile büyüklerinin cenazelerini mezardan çıkarıyor ve onlara yeni elbiseler giydirip geçit töreni düzenliyorlar. Dans da edilen tören her yedi yılda bir tekrarlanıyor. Etkinliğin sonunda dans sonrası tekrardan gömme işlemi gerçekleştiriliyor. Böylece halk, ölüleri onurlandırdıklarına ve onlar tarafından kutsandıklarına inanıyorlar.
Kızılderili sanatının en ünlü sembollerinden biri olan totem direkleri, Kanada’nın Yukon ve Britanya Kolumbiyası bölgelerinin yanı sıra ABD’nin Alaska ve Washington eyaletlerinde de bulunuyorlar. Bazı şehirlerdeki parkları da süsleyen totemler, ancak deniz kenarındaki gerçek evlerinde, uzun sedir ve köknar ağaçlarının ortasında gerçek anlamlarını ifade ederler. Totem direkleri, 1876’da Kanada’da yürürlüğe giren Kızılderili Yasası’yla 60 yıldan uzun süre boyunca yasaklı kaldı. 1884’te ABD Kızılderili Suçları Yasası kapsamında da yasaklandılar. Ancak günümüzde totem direkleri yine yasal hale geldi, hatta en uzun direkler 1960 ve 1970’lerde oyuldu. Totem direkleri çoğunlukla efsaneleri veya kabilenin geleneklerini anlatır. Direk sahipleri, hak ve ayrıcalık iddialarını halka açık etmek ve kabul ettirmek için bir totem direğinde atalarını sergilerlerdi. Simgeler veya totemler aileden aileye değişiklik gösterirken, özel mülk olarak geçer ve korunurlardı. Bir güç göstergesiydi. Üzerlerindeki simgeler ise efsaneleri, olayları ve çevrede yaşayan hayvanları betimler. Genellikle kartal, kuzgun, kurbağa, kurt gibi hayvanlar kullanılır. Bir anıt, bir ifade şekli olarak kullanılan direklerin yapımı ve dikilme aşaması ise epey uzun sürmektedir.
Kimi garip, kimi ise son derece tehlikeli olan bu ritüeller çok eski zamanlardan günümüze kadar gelmeyi başarıyor. Çoğunluğu halen ilkel kalmayı seçen topraklarda ve kabilelerde gerçekleşen bu ritüeller, belgesellere konu olmaya ve dünyanın bir çok yerinden turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor.